Her yerde Osmanlı izi
Balkanlar, bir yüzyıl önce Osmanlı devletinin bir parçasıydı. Ancak, Osmanlı iktidarının kalkmasıyla Balkanlar’daki Müslüman nüfusun yanısıra, kabarık bir Türk nüfusu ve çok sayıda Osmanlı mimari eseri günümüze kadar gelmeyi başardı.
Her olayın bir tarihi var. Biz yaşadıklarımızın tarihini yazmaya başladık. Kardeşlik ve birlik ilkelerine göre düzenlenmiş Yugoslavya’da Müslüman nüfusun artması tartışma konusu oldu. 32 yıl içinde Müslüman nüfusunun bir misli arttığını, diğer milletlerde ise nüfus sayısında duraksama, hatta azalma görülmektedir. Sırplar, Yugoslavya’nın Hıristiyan bir ülke olduğunu, Müslüman nüfusunda azalmaya götürecek tedbirlerin alınması gerektiğini ileri sürdüler. Ne yapıldıysa fayda etmedi. Sırplar 25-30 yıl sonra Sırbistan’da azınlık olma korkusuna kapıldılar. Kendi aralarında doğumu teşvik ettiler. Gereken sonucu elde edemediler. “Bela kuga” (beyaz veba) adını verdikleri kısırlığın önünü aşamadılar. Altı Cumhuriyet ve Sırbistan içinde iki özerk bölgeden oluşan Yugoslavya Federe Devleti’nin yapıcı unsurlarından biri olan Kosova, artan nüfusuyla büyük olaylara gebeydi. Yönetim şekli, iktisadi durumu ve sosyal politikaları nüfusun yapısı ve sayısıyla orantılı değildi. İdari görevlerde bulunan Sırpların sayısı nüfuslarını oluşturan oranın üstündeydi. Kosova’da nüfusun büyük çoğunluğunu Arnavutlar oluşturuyordu. Arnavutlar Kosova’ya daha fazla özerkliğin verilmesiyle Kosova’nın Yugoslavya içinde yedinci cumhuriyet olmasını veya Arnavutluk’a bağlanmasını istiyorlardı. 1980’lerin ikinci yarısında Kosova olayları Federe hükümeti, Federe meclisin gündemini işgal ettiler. Kosova Federe üyeleri
arasında sert çatışmalara sebep olmuştu. Sırbistan’da siyasi sahneye çıkan Slobodan Miloşeviç, “Nerede Sırp varsa orası Sırbistan’dır” diyerek Yugoslavya federe devletlerini daha sıkı
bir biçimde Belgrad’a bağlamaya çalışırken, Kosova’nın yasa çıkarma hakkına sahip olan meclisi feshetti ve Kosova’yı Sırbistan’a bağladığı 27 Mart gününü Sırbistan’ın bayramı ilan etti. Kosova Meclisinin çıkardığı tüm yasa ve kararları iptal edilirken, Kosova Anayasa Mahkemesi, Kosova Yüksek Mahkemesi, Kosova Yürütme Sekreterliği Bakanlığı kapatıldı. Sırbistan eğitim plan ve programıyla çalışmayı boykot eden Arnavutlar okullarda eğitimlerini Sırplar’ın geçersiz ilan ettikleri eğitim plan ve programlarla sürdürmeye başladılar. Arnavutça eğitimde çalışan eğitim görevlilerinin maaşları verilmedi. Öğrenciler okul binalarından kovuldular. Dersler özel evlerde, garaj ve barakalarda yapılmaya başlandı. Olaylar bununla bitmedi. Sırplar bu defa devlet şirketlerinde yöneticilik yapan tüm Türkleki ve Arnavutları işyerlerinden uzaklaştırdı. Türkler devletin birer sadık vatandaşı olarak okulları boykot etmediyseler de Sırpların gözünde farklı değillerdi. Sırplar Türklere karşı hep kin beslediler.
KUTSAL TOPRAK
Bir çağ önce Balkanlar, Osmanlı devletinin bir parçasıydı. Osmanlı iktidarının kalkmasıyla Balkanlar’da Müslüman nüfusunun yanında kabarık bir Türk nüfusu, sayısı çok Osmanlı mimari eserleri kalmıştır. Birçok yerleşim yerinde Türkçe şehir ve çarşı dili olarak günümüze kadar kullanılmaktadır. Sweet bonanza oyna 2022. Ama Balkanlar’da kalan Türkler ulusal varlıklarından yoksun bırakılmışlardır. 14 Mart 1914’de İstanbul’da Osmanlı Devleti ve Sırbistan Devleti arasında imzalanan Barış Andlaşması, Sırbistan’da kalan Müslümanların Sırp tebasına ait olan medeni ve siyasi haklara sahip olacağı, Sırpça’nın resmi dil olmasına rağmen eğitimin Türkçe verilebilmesi hakkı öngörüldüyse de, Sırplar bu hakları Kosova’da ve Batı Makedonya bölgesinde yaşayan Türkler’e tanımamışlardır. Türklerin verdikleri savaşın sonucu 1951 yılında devlet Türk kimliğini tanımak zorunda kaldı.
KÜLTÜR VE SANAT
DERNEKLERİ KURULDU
Kosova’da ve Batı Makedonya bölgesinde Türklerin yaşadığı köy, kasaba ve kentlerde Türkçe okullar, Türk kültürünü, sanatını yaşatıp geliştirmek için Kültür ve Sanat Dernekleri kuruldu, radyolarda Türkçe yayınlar yapıldı. Türklerin 39 yıl sonra kimliklerinin iade edilmesinden rahatsız olan kimi şoven Arnavut aydınları, Kosova ve Batı Makedonya’da Türk kimliğinin tanınmasını “Sırpların yapay milleti” olarak nitelendirerek bu yerlerde tarih boyunca Türk bulunmadığı yolunda hiç kimseyi tatmin etmeyen görüşler ileri sürdüler. Kosova’da Türk toplumunun gelişmesine engel olan bu görüşler genellikle Arnavut aydın çevrelerce desteklenmiş ve “bilimsel çalışma” olarak adlandırılan çalışmaların konusu olmuştur. Oysa Kosova 1389 yılında meydana gelen 1. Kosova savaşından önce de Türkler’in kılıç salladığı yerdi. Attila, V. yy. başlarında buralara egemen oldu. Türk boylarından Kumanlar’ın, Sırplar’ın bu yörede kurdukları ilk Jiça manastırını tahrip etmeleri XXI. yüzyıldaki hakimiyetliğini gösteriyor.
Peçenek ve Uz Türkleri de bu yörelere akın etmişlerdi. Bu Türk boylarının Sırplar’ın yaşadıkları ortamlarda yerleşik olmaları onları eritememiştir. XIII. yüzyılda Sarı Saltık’ın bu yöreye geldiğini, geçici olarak oturduğu yerin taşlarla çevrilip yatır yapılması bunu ispatlanmaktadır. Sarı Saltık, onu anlayabilen toplulukların arasına gitmiştir. Bugün de Kosova’da korunan Sarı Saltık mekanlarının bulunduğu yerlerde Türk aslından gelen Müslümanlar yaşamaktadır ve evlerinde “Saltık kahvesi” içmekte, çocuklara Saltık adı verilmektedir.
İki devlete bölündüler
6 cumhuriyet ve 2 özerk bölgeden oluşan Yugoslavya Federe Cumhuriyeti’nin dağılmasıyla Makedonya ve Kosova’da yoğun olarak yaşayan Türkler aralarında sınır geçidi bulunan iki devlete bölündüler. Kosovalı Türkler, Türkçe ders kitaplarının okutulmasına ve Türk kültürünün yaşatılmasına özen gösterdiler. Edebiyat, resim, tiyatro, folklor ve müzik alanında ülke çapında büyük gelişmeler kaydettiler ve Türkiye’de birçok uluslararası festivalde Yugoslavya’yı temsil ettiler. Türk tiyatrosu sahneye koyduğu oyunlarla Yugoslavya birincisi oldu.
Kosova tarihinde ilk Türkçe alfabe 1997 yılında yayınlandı. Türkçe okuma kitapları hazırlandı, Milli Türk Tarihi dersleri, sekiz yıllık okullarda okutuldu
1960’lı yıllarda Kosova’da Türkçe eğitim gören kadro arasında çeşitli meslekten aydınların yetişmesiyle Türkçe bir gazetenin yayınlanması gündeme geldi. Devletin elinde olan basın yayın devlet tarafından finanse ediliyordu. Kosova Komünist Partisinin onay vermesiyle Kosova Çalışan Sosyalist İşçiler Birliği’nin organı olarak “Tan” adında Türkçe bir gazete yayımlanmaya başladı. Kosova’da Türkçe gazete en son 1984 yılında Prizren’de yayımlandı. Tan gazetesi Kosova’da 95 yıl sonra yeniden Türkçe çıkmaya başlayan ilk gazete oldu. Priştine’de Arnavutça ve Sırpça gazetelerin basılmasına rağmen Türkçe Tan gazetesinin matbaa işleri Üsküp’te yapılıyordu. Ayda iki sayı yayımlanan Tan gazetesi 1970 yılında haftada bir yayımlanmaya başladı. 28 Nisan 1999 günü gazetenin 30. yayın yılı kutlamasının yapılması için hazırlıklar yapılmışken 24 Mart gecesi NATO’nun Yugoslavya’ya başlattığı hava harekatı yüzünden bu tören ertelendi, gazetenin törenli sayısı bile yayımlanamadı.
KÜLTÜREL YAYINLAR
İlk gazeteci kadrosundan olduğum Tan gazetesi Kosova Türkleri’nin yayın ve kültür kuruluşu özelliğini aldı. Aylık “Kuş” Çocuk Dergisini, “Çevren” Kültür, edebiyat ve bilim dergisini, “Çığ” Edebiyat ve Sanat dergisini, Yugoslavya’da Türkçe eser veren yazarların kitaplarını yayımladı. Prizren’de 1951 yılından itibaren aralıksız etkinlik gösteren “Doğru Yol” Kültür ve Güzel Sanatlar Derneği üyeleri devletin denetimi altında olan yayınların dışında ilkin derneğin adını taşıyan sonra “Esin” adını alan Kültür ve edebiyat dergisi yayınladılar. Bu dernek Türkçe kitaplar da yayınladı. Anayasa ile basına uygulanan sansür kaldırılınca özel yayıncılık gelişti. 1994 yılında Prizren’de “Balkan Aydınları ve Yazarları” (BAY) Kültür, sanat ve edebiyat dergisi, Genç Bay ve İnci Çocuk Dergileri yayınlanmaya başladı. Priştine, Prizren ve Kosova Mitroviça radyoları ve Priştine Televizyonu Türkçe yayınlarını sürdürdüler. Türkçe eser veren yazarlar Tan, Bay, Türk Müziği Konservatuarı gibi kuruluşların da kitaplarını yayınladılar.
1990 yılında Yugoslavya’da çok partili düzene geçilirken Kosova Türkleri, siyasi parti olarak Türk Demokrat Birliği’ni, 40 yıl önce kurulmuş “Doğru Yol” “Gerçek” ve “Aşık Ferki”, Türk kültür ve Sanat Dernekleri yayında “Rumeli” Türk Tiyatro Sanatçılar, Türk Yazarlar, Türk Öğretmenler, “Esnaf” Türk tüccar, zanaatçı ve iş adamları gibi mesleki dernekleri kurdular. Aviator Güvenilir mi? Türk dernek ve kuruluşların delegelerinden oluşan Dernekler Üstkurulu tümünü bir çatı altına getirmektedir. Dernekler yayıncılık etkinliklerini de sürdürüp dernek tarihçilerini, üyelerin çalışmalarını kitap olarak yayımlamışlardır.
TÜRKÇE OKULLAR
Yugoslavya’nın parçalanmasından önce Makedonya’da Türkçe yayınlanan ders kitapları Kosova’daki Türkçe eğitim görülen okullarda da okutuluyordu. Makedonya bağımsızlığını ilan etmesinden sonra Kosova’da Türkçe ders veren okullar kitapsız kaldı. Üç yıl sonra Sırbistan Eğitim Bakanlığı Türkçe ders kitaplarının hazırlanıp yayınlanmasına önem vermeye başladı. Kosova tarihinde Türkçe ilk alfabe 1997 yılında yayınlandı. Türkçe okuma kitapları hazırlandı. Bedrettin Koro’nun hazırladığı Ulusal Türk Tarihinden dersler, sekizyıllık okulların 5-8. sınıflarında okutulması için Sırbistan Ders Kitapları ve Araçları Yayımlama Kurumu tarafından kitap olarak yayınlandı. Lise kitapları da Türkçe’ye kazandırıldı. Türkiye’den Türkçe okul kitapları ithal edildi. Türk Demokrat Birliği Kosova’da Lise eğitimini görmüş gençlerin Türkiye’de eğitimlerine devam etmeleri için TC Milli Eğitim Bakanlığından devlet bursu alarak kontenjan sağlamıştır. Bugün 200’den çok Kosovalı Türk öğrencisi bu kontenjandan yararlanmaktadır. Yugoslavya Türk Öğretmenler Derneği 1051-1996 yılları arasında Prizren’de Türkçe eğitime hizmet etmiş öğretmenlerin hayat öykülerinin yer aldığı bir albüm yayınlamıştır.
10.887 km2’lik bir alan içeren Kosova, 1945 yılında Sırbistan içinde özerkliğe kavuştu, 1974 yılında Kosova Bölgesi Anayasa’ya sahip olurken kosova Meclisi yasa çıkarma yetkisi kazandı. Bölgenin Anayasa Mahkemesi, Kosova Yüksek Mahkemesi, bakanlık olan Bölge Sekreterliği kuruldu. Kosova Anayasası’nda eşit haklara sahip olan Arnavutlar, Karadağlılar, Müslümanlar, Sırplar, Türkler ve diğer millet ve etnik grupların dilleri eşit düzeyde kabul edilerek okullarda eğitimin bu dillerde yapıldığı belirtilmiştir. Meclis, Kosova’da yaşayan milli toplulukların temsilcilerinden oluşuyordu. Kosova başkanlığı bir yıl olup dönüşümlüydü. Kosova Meclisi’nde ve yönetim ilkelerine göre kurulan Kültür, Sağlık, Sosyal konular seçimlerde seçilmiş milletvekillerinden oluşan Mecliste görüşülüp karara bağlanmaktaydı. Bu meclislerin de milli bünye yapısı Kosova’daki nüfusa göre oluşturulmuştu.
TÜRK NÜFUSU
Kosova’da Türklerin milli varlıkları 1951 yılında kabul edildikten sonra 1953 yılında yapılan nüfus sayımında Türkler ilk defa sayım memuruna Türk olduğunu bildirebilmiştir. Bu nüfus sayımına göre Kosova’da 34.584 kişi kendini Türk bildirerek tüm nüfusun yüzde 4,3’ünü oluşturmuştur. Sonraki sayımlarda Türk nüfusunda azalma görülmüştür. Avrupa’da doğum oranı en yüksek olan Kosova’da 1991 yılının nüfus sayımında Türk sayısının 12000 civarında olması bu nüfus sayımlarının ciddiyetsizliğini göstermektedir. Türkler Kosova’nın tüm yerleşim yerlerinde vardır ama Prizren, Mamuşa, Priştine, Dobırçan, Gilan ve Kosova Mitroviçası’nda daha kalabalık olarak yaşamaktadır.
Eğitimin Türkçe yapıldığı okullar
Prizren’de: “Slobodan Peneziç-Kırçun”, “17 Kasım”, “Dositey Obradoviç”, “Mladost”, “Miloş Çınyanski”, Mamuşa’da “Hacı Ömer Lütfi”, Priştine’de “Vuk Karaciç”, “Dobırçan’da “Nazım Hikmet”, Gilan’da “Musa Zaymi”, Kosova Mitroviçasında “Vlado Çetkovski” ve Viçitrinda sekizyıllık okulları, Prizren’de Fen Lisesi, TIP Lisesi, Ekonomi Lisesi ve Ticaret okulları, Priştine’de Fen Lisesi. Ayrıca Prizren’de üç ayrı okulda yüzün üzerinde çocuk, anaokulda Türkçe eğitim görmektedir.
Güçlü yazarlar
Kosova, Türk yazarlar tarafından Türk Dünyası kurultaylarında temsil edilerek yurt dışında
kendi öz kimliğini tanıtıyor
Dilini unutmuş ulus yok olur. Kosova Türkleri Türkçelerini korumuş olan bir topluluktur. Okullarda Türkçe eğitim gördükleri gibi basın yayın da Türkçe yapılmaktadır. Çocuklar yazdıkları şiirlerini, kompozisyonlarını Priştine, Pizren ve Mamuşa’da Türkçe yayımlanan gazete ve dergilerde yayımlıyorlar.
Kitapları yayımlanmış olan yazarlar 1994 yılında Türk Yazarlar Derneğini kuruyorlar. Türk olan ve duygularını, düşüncelerini, imgelerini, sözle, yazıyla, güzel ve etkili olarak anlatan, şiir, öykü, roman, tiyatro, röportaj, deneme, tenkit, güldeste, bilim, sanat veya benzer alanda kitabı veya gazete, dergi, TV, radyo gibi yayımlarda Türkçe eserleri yayımlanmış, yazarları toplayan Türk Yazarlar Derneği Kosova Türkleri’nin en güçlü kuruluşu oluyor. Yugoslavya’da gelişen çağdaş Türk edebiyatını Belgrat’ta, İstanbul’da da şairler karşılaşmalarında tanıtıyor.
KOSOVA’DA TÜRK ŞAİRLER
1520 yılında Prizren’de doğmuş Aşık Çelebi “Meşa’irü’ş-şu’ara” teskiresinde Kosova doğumlu olan Mesti, Azmi, Lıhvi, Nuhi, Hatifi, Priştineli Mesihi, Bahari, Mümin, Nehari, Suzi, Sa’yi, Sücüdi, Şemi gibi yazarlardan bilgi vermektedir. Yazarlar listesi günümüze kadar hep uzamıştır. Kosovalı Türk yazarların yüzlerce eseri yayınlanmıştır. 1974 yılına kadar Kosovalı Türk yazarların eserleri genellikle Üsküp’te yayınlanıyordu. Priştine’de Türkçe kitapların yayımlanmasına başlanmasıyla Süreyya Yusuf, Altay Suroy, İskender Muzbeğ, Enver Baki, Sayram Rogavalı, Hasan Mercan, Arif Bozacı, Murtaza Buşra, Nusret Dişo, ,Ülkü, Şecaettin Koka, Alim Rifat Yeşeren, Zeynel Beksaç, Osman Baymak, Ahmet İğciler, Reşit Hanadan, Dr. İrfan Morina, Ethem Baymak, Hayrettin Volkan, Fahri Mermer, Prof. Dr. Nimetullah Hafız, Aziz Serbest, Raif Kırmul, Tacida Hafız, Rezzan Zborca, Suphi Mazrek, Aliş Nuş, Bürhan Sait, Özcan Micalar, Sadık Tanyol, Nuhi Mazrek, Fikri Şişko, Mehmet Bütüç, Zeynelabidin Kureyş, Esin Muzbeğ, Cemali Tunalıgil, Şükrü Mazrek, Bayram Mazrek, Dilek Jılta, Merve kitaplarını yayımladılar. Bu yazarların eserleri Yugoslavya’da konuşulan birçok dillere çevrilmiş, güldestelerde yer almıştır. Türkçe öğrenim görülen okullarda Kosovalı Türk yazarları ve eserleri de okutulmaktadır. Kosova Türk yazarları Türk Dünyası şiir şölenlerinde ve kurultaylarında temsil edilerek yurtları dışında da kimliklerini tanıtıyorlar. Bestekarlar, ses ve saz sanatçıları, ressamlar kurdukları derneklerde etkinliklerle programlarını sürdürüyorlar, tiyatro sanatçıları sahneye koydukları oyunlarla devamlı olarak Kosova ve Yugoslavya çapında düzenlenen yarışmalarda ödüllere layık görülüyorlar ve Türkiye turnelerine çıkıyorlar.
GAZETE VE DERGİLER
Devlet kuruluşu olan “Tan” gazete Yayın Şirketi 1969 yılında Priştine’de kuruluyor. 30 yıldan bu yana haftalık Türkçe Tan gazetesini yayımnlıyor. Bu yayın şirketi 1973 yılında “Çevren” Toplum, Sanat ve Bilim Dergisini, 1979 yılında “Kuş” Çocuk Dergisini, 1989 yılında “Çığ” Kültür ve Sanat Dergisini yayımlamaktadır. Prizren’de “Esin”, “Bay”, “İnci”, “Gençbay”, “Rumeliden Sesler”, “Türkçem” ve Mamuşalda “Mamuşa” kültür, sanat, müzik ve çocuk dergileri yayımlanmaktadır. Rriştine dışında yayımlanan dergiler devletten maddi destek görmeden yazarların öz katkılarıyla yayımlanmaktadırlar.
24 Mart 1999 gecesi NATO’nun Yugoslavya’ya başlattığı hava harekatından sonra Türkçe yayın yapan tüm yayın ve basın durmuştur. Devletin desteğiyle yayımlanan gazete, dergi televizyon ve radyo yayınları ise 30 Mart 1999 günü resmen çalışmalarını durdurmuşlardır.
Pürzerini Suzi Çelebi (1455-1523)
Eykadı sana da’vacı Yezdan olacaktır
Mahşer arasındaki divan olacaktır.
***
Haşri çre sicillat-ı amel çün bula imza
Rüşvet rakamı namene ünvan olacaktır
***
Devrinde yetimin ki gözü yaşı revandır
Bir gün seni gark etmeye umman olacaktır.
***
Rüşvet kemiğin durmaz ilik gibi emersin
Karnın yarılıp bir gün ilik kan olacaktır
***
Bu sazı perdeler altında çalarsın
Sanma ki anın nağmasin pinhan olacaktır.
Savaşı çağrıştıran olaylar
Yugoslavya Sosyalist Federatif Cumhuriyeti 1990 yılında dağılma noktasına geldiği dönemde Kosova Meclisi de 2 Temmuz günü “Kosova Sosyalist Özerk Bölgesi’nin Bağımsızlık Deklarasyonu”nu onayladı. Üç gün sonra Sırbistan Meclisi Kosova Meclisini ve Yürütme Kurulu’nu feshetti, 1974 yılının Kosova Anayasasını yürürlükten kaldırdı. Yeni Yugoslavya’da Türkler 1974 yılı anayasası ile Türklerin Kosova’da varlığı tanınmış, garanti altına alınan ulusal kimliklerini özgürce bildirme, dil, yazı ve kendi ana dilinde her düzeyde öğrenim görebilme haklarından daha kolay yararlanabilme devri başlamıştı. Bu Anayasa’yı savunmak isteyen binlerce insan sokaklara dökülmüş ve Kosova’nın her yerinden Priştine’ye yürütülmüştür. Trepça maden ocaklarında madenciler protesto eylemlerine başlamış, gece sokağa çıkma yasakları çıkarılmış ve sıkıyönetim uygulanmıştır.
SIRPLAR SİLAHLANDI
Kosova siyasileri sorunun barışla çözüm bulunmasından yana olduklarını, bildirmiş, halkı tahriklere kapılmamaya çağırmıştır. Bu durum karşısında Sırp hükümeti Müslüman halktan ruhsatlı av tüfeklerini bile toplatmış, Sırpların evlerine silah dağıtıp onları silahlandırmıştır. Boykota katılan işçileri işten atmış, Sırp ve Karadağlı olmayan yönetmenleri devlet şirketlerinden uzaklaştırmıştır. Sırplar’ın ve Karadağlılar’ın taşınmazlarının alım satımını denetim altına almış, devlet, toplum, kamu taşınmaz malının Arnavut, Türk veya Müslüman olan başka birine satılması ve kiraya verilmesi bile yasayla önlenmiştir. Dört şahit arasında veya tanık aracılığı ile yapılan bu tür sözleşmeler keşfedilince taraflar hapis ve para cezasına çarptırılmaktalar. Arnavut öğrenciler öğrenimlerinin ağır koşullar altında yapıldığını dünya kamuoyuna duyurarak bir yerlerden yardım göreceklerine inanarak Kosova’nın büyük merkezlerinde gösteriler düzenlendi. Gösterilere işçilerin ve halkın katılmasıyla henüz belirmeye başlayan Kosova Kurtuluş Ordusu-UÇK’ya da haykırılıyor. Sırp polisi olaylar çıkartıp gösterilerin yapılmasını önlüyor ve yasaklıyor.
UÇK’NIN DENETİMİ
Devriye gezen Sırp polislerine UÇK’nın saldırdığı, kimi yolların, bölgelerin öğleden sonra veya geceleyin UÇK’nın denetimi altında bulunduğu haberler geliyor. İnsan hakları ile ilgilenen kimi örgüt ve kuruluşların raporları henüz dikkatleri toplamıyor. Sırbistan sonra Yugoslavya Cumhurbaşkanı olan Slobodan Miloşeviç “Kosova’da Avrupa standartları üstünde ulusal haklar temin edilmiştir, ama kimi Arnavut siyasi partileri bu hakları boykot ediyorlar” diyerek Batı kamuoyuna oyalıyor. Vurulan polisin katilini yakalamak gerekçesiyle evleri, köyleri basıp ateşe veriyor. Çoluk çocuk, kadın ihtiyar katlediliyor. Bu sahnelere artık Batı dünyası da dayanamaz oluyor. Kosova sorununa çözümün bulunması için görüşmelerin yapılması isteniyor. Miloşeviç bölücülerle görüşmeyeceğini söylüyor. Olaylar büyüyünce ölenlerin sayısı artıyor. Miloşeviç milletini aldatmak için Priştine’de görüşmeleri başlatıyor.
Görüşmelerde Sırbistan Hükümet temsilcileri ve bu hükümet yanlısı olan birkaç garip Arnavut, Türk, Müslüman ve Goran olarak adlandırılan Boşnak, Rom ve Mısırlı olarak bölünen Kosova, Sırbistan’ın iç meselesidir, dış ülkeler buna müdahale edemez diyor Miloşeviç. Artık Batı gözünü açıyor, Amerika Birleşik Devletleri Kosova meselesinde etkin olmaya başlıyor. Rambouille görüşmeleri tayin ediliyor. Kosova Türkleri’nin delegasyonuna çağrı yok. Kosova’daki azınlık ve etnik toplumlarını Batı temas grubu temsil edecekmiş. Kosova Türkleri biraz daha ses çıkarıyor ve Kosova sorununa çözüm getirecek olan platformu açıklıyor.
Dünya Kosova barışı için geri sayıma başlarken, Sırplar Arnavut köylerini bombalamaya ve boşaltmaya devam ediyor. UÇK bahane edilerek köylerinden atılan insanlar dağlara sürülüyor. Kosova’nın Makedonya sınırındaki köyler boşaltılıyor. Sırplar’ın roket saldırılarından çoğu Arnavut öldü. Sonra Yeşkovo köyünden silah sesleri geldi. UÇK’ya ait modern bir hastahanenin tahrip edildiği bildirildi. Belgrad televizyonu Miloşeviç’in “Yugoslavya topraklarında NATO askeri istemediğini, UÇK’yı terör örgütü olarak gördüğünü ve hiçbir UÇK yetkilisi ile masaya oturmayacağını” duyurdu.
NATO’DAN DENETLEME
Kosova’nın özerk bir yapıya kavuşturulmasını ve barışın NATO güçleri tarafından denetlenmesini öngören bir anlaşmayı imzalamaları için her iki tarafı ikna etmeye çalışan Batı temas grubu Rambouille’de görüşmelerin başlamasını sağlayabildi. Sırp heyetinde Türk var, Kosova heyeti sadece Arnavutlardan oluşuyor ve görüşmeler tamamlanmadan erteleniyor. Sırp delegasyonu
NATO güçlerinin Kosova’da konuşlandırılmasını kabullenmekte direniyor, Arnavut delegasyonu üç yıllık geçici bir dönemden sonra Kosova’nın bağımsızlığı için halk oylamasının yapılması şartını ileri sürüyor.
Kosova Türk Demokrat Birliği başkanı Paris’te Avrupa Parlamentosunun Kosova konulu toplantısına katılıyor. Kosova Türklerinin uzlaşıcı ve bir barış etkeni olduğu görüldüyse de varlığından yararlanılmıyor.
Paris görüşmeleri başlamadan kapanıyor. Uluslararası toplumun Kosova için hazırladığı temel ilkeler metnini Arnavut heyeti imzalıyor, Sırp heyeti halen koşullar ileri sürüyor. Arnavut heyetinin imzaladığı metni imzalaması için Sırp heyetine bir haftalık bir süre veriliyor. Ardından dünyamızın büyük güçleri yaptıkları tehditleri gerçekleştiriyorlar. 24 Mart 1999 gecesi uzun sürüyor. Yugoslavya’ya NATO güçleri hava harekatını başlatıyorlar ve Yugoslavya’yı vurmaya başlıyor.
Sırplar intikam peşinde
Savaş başlamadan önce Kosova’da durumun giderek vahim bir hale geldiğini gören Türk topluluğu, Türkiye’ye toplu olarak göç etmeyi göndeme getirdi. Belgrad’taki Türk Büyükelçisi, Kosovalı Türkler’in bu kadar tedirgin olmalarının gerekmediğini, meselenin görüşmelerle çözüm bulacağını söyledi ve “Türkiye sizi düşünüyor” diyerek teselli etmeye çalıştı. Birkaç gün sonra Belgrad’taki Türk Büyükelçisi, elçilikte çalışan personelle birlikte Yugoslavya’yı terketti. Sırp polisi, ertesi gün 54 bin Türk’ün yaşadığı Mamaşa köyünü bastı. 8 evi ateşe verdi, 7 Türk’ü kurşuna dizdi, köy camisini kundakladı, köylüleri evlerinden çıkardı. Geceyi ormanda geçiren köylüler, ertesi gün teker teker kontrolden geçerek köye alındı ve köye giriş çıkışlar yasaklandı. Böylece köyde ilk defa o yıl bayram namazı kılınmadı.
Son 30 yıl içinde nüfusunun yarısı Türkiye’ye göç etmiş bulunan Mamuşalıların çoğu daha önceden Türkiye’ye göç etmek için Türkiye’nin Belgrad Büyükelçiliği’ne başvurduysa da işlemler tamamlanmadığı için savaşın oluşturduğu cehennem içinde kalmaya mahkum edildiler. Hayatını riske atanlar Şar dağının dar ve virajlı yollarında Makedonya’ya geçmeye çalıştı. Evinden zorla kovulanlar da aynı yol üzerinden Kosova-Makedonya sınır kapısına geldi ve Makedonların sınır kapısını kapatmasıyla zor günler geçirdi.
Telefonların kesilmesiyle Kosova’da kalanlarla irtibat kurulamadı. Çeşitli yollarla Kosova ceheneminden kurtulmayı başaranlar insan aklına sığmayan bir felaket yaşadılar. Prizren’de kalan Türkler cepheye götürülme korkusuyla evlerinden çıkamadılar. Sadece yaşlılar sokağa çıkıp iki ekmek alabilmek için saatlerce kuyrukta beklediler.
Hiç kimse bu şekilde evini, memleketini terkedeceğini düşünmemişti. Atalarından yadigar kalan doğup büyüdükleri yerler böyle mi terkedilecekti? Ter dökerek, verilen emekle kazanılanlar bir anda terkedilmişti. Birleşen Avrupa’nın gübeğinde sadece başka görüşten olan insanlara kıyılıyordu. Sırplara göre, Türklüğün yok olmasıyla İslam da buralarda yok olacaktı. Bu yüzden Türk unsuru olan her şey saldırıların hedefiydi.
SOKAKLAR KARANLIĞA BÜRÜNDÜ
Birgün önce çalışıp çalışmadıkları denenen sirenler akşamdan çaldı. Bu, NATO uçaklarının hava harekatına başladığının işareti idi. Sığınak olmadığı için evin karartılmış odasında oturmuş susuyoruz. Gözlere uyku girmiyor. Kent karanlığa gömülmüş. Elektrik akşamdan kesildi. Hafızlar Kur’an okuyor. Uzaktan bir ses geliyor. Bir ses daha duyuluyor. Kışla vuruldu dedi biri. Kışlanın bulunduğu yerin üstü aydınlandı. Alevler göklere yükseldi. Çocuklar füzenin nasıl olduğunu öğrenmek istiyorlar. 4 yaşındaki Dilek’in uykusu kaçtı, süt aradı. On gündür bakkala süt gelmediğini hatırladı, su istedi sonra. Sessizliği telefon zili bozuyor. Yurtdışındaki yakınlar hal hatır soruyorlar. Tan ağarmadan yine uzaktan sesler duyuluyor. Sanki yer yerinden oynuyor.
EKMEK KUYRUĞUNDA YENİ HABERLER
Terzi Memi Camii’nde okunan ezan sokaklara canlılık verdi. Her taraf karanlık ve sessiz iken minaredeki hoparlörlerin akü ile çalışmasını sağlayanın ne kadar hayır iş yaptığı görüldü. Sabah namazından çıkanlar fırından ekmek satın almak için kuyruğa giriyor. Erken kalkan ekmek alabiliyor. Kişi başına sadece iki ekmek veriliyor. Kuyrukta en yeni haberleri duymak mümkün. Gazeteler bir haftadır gelmiyor. Haberler ağızdan ağıza taşınıyor. Kent merkezine geçenler dükkanların yağmalandığını ve kimine bomba atılıp yakıldığını anlatıyorlar. Tüm Kosova’da sahipleri Hıristiyan olanların dışında mağazalar, dükkanlar yağmalanmış, kimileri yakılmış. Birgün önce kaçırılmış gençlerin cesetleri bulunmuş. İkindiden sonra kılınacak cenaze namazından sonra mezarlığa defnedilecek. Devlet cenazelerin öğle namazından sonra gömülmelerini yasak etmiş. Cenaze merasimleri öğleyen yapılacağı belirtilmiş. Kent mezarlığının civarı tanklarla sarılmış. NATO’dan korkan ordu mezarlıkta gizleniyor. Yugoslavya’yı terketmek için arabalarla yola düşenlerden haber yok. Otobüsler bir haftadır Türkiye’ye gidemiyor. Okullar açılmayacak, köy kent arası ulaşım yasaklanmış, köylerle irtibat yok. El konulan TIR’lar, otobüsler daracık sokaklara sokulmuş. Ordu devamlı yer değiştirerek NATO’nun saldırısına hedef olmaktan kaçmaya çalışıyor. Kimi evler boşaltılmış ve ordunun karargahı haline dönüştürülmüş. Emniyet binası boşalmış. NATO uçakları, kentin içinde bulunan Sırp askerlerini bombalayınca evler de yıkılmış.
İLAÇ FABRİKASI BOMBALANACAK
Osmanlı döneminde saraya ait olan bina ve bahçede kurulan “Farmakos” ilaç fabriksının bu gece NATO tarafından bombalanacağı konuşuluyor. Sırpların tümü evleri terketti. 74 evin bulunduğu sokakta 4 aile kaldı. İlaç fabrikası sokağın devamında. Fabrika bombalanırsa devamındaki evler de hasar görür. Bir gece önce Sırbistan’da ilaç fabrikaları bombalandığı için tedbirli olmak gerekir. Ne var ki öğleden sonra fabrika civarındaki tüm zırhlı araçlar başka yerlere götürüldü. Yine de tedbirli olmak gerekir. Bahçenin mezarlar bölümünde Akıncı Malkaç babanın türbesi, yanında suyu şifalı kuyu bulunuyor.
Uykusuz, şaşkınlığa kapılmış insanlar bir yere gidiyorlar. Herkes felaketten kurtulmak istiyor. Yıkılmış mağazalar boş, sakal bırakmış polisler, askerler bir yere gidiyorlar. Tussuz’da evler boşaltılmış, 400 yıllık Gazi Mehmet Paşa medresesinin müderrislik binası yakılmış, falan aile Makedonya’ya ulaşmış, filan kşiler geri dönmüşler... Birilerini polis almış götürmüş, birilerinin evini asker basmış, kiminin evine, dükkanına, bürosuna bomba atılmış. elektrik gündüzleri veriliyor. Almanya’nın Sesi, Amerika’nın Sesi, Radyo Fransa, BBC, Özgür Avrupa,
Kosova için özel yayınlar yapıyor. Sırp hükümeti yabancı haber ajansların muhabirlerini ölümle tehdit ediyor. Haberler birbiriyle çelişkili. Kaybeden halk oluyor. 500’ün üzerinde köy yakıldı, 400 bin kişi dağlarda soğukla, açlıkla mücadele veriyor. Karadağ’a geçenler şanslı. Arnavutluğa ulaşanlar bitkin. Makedonya koridorunun açıldığı, Türkiye’nin Kosova’dan gelecek göçmenler için kamp açtığı haberi geliyor.
İstekler
Batı Temas Grubu, bölgedeki çatışmaların tamamen sona ermesini sağlamak amacıyla iki taraftan Kosova’nın özerkliğini kabul etmesini istedi. Ayrıca Sırplar’dan Kosova’daki bütün saldırgan eylemlerine ve baskılarına
son vermeleri ve mültecilerin geri dönüşünü güvenceye almaları talebinde bulundu. Arnavutlar’dan ise Kosova Kurtuluş Ordusu’nun (UÇK) bütün provokasyonlarını durdurmasını ve bütün esirleri salıvermesini istedi.
Kosova’da yeni dönem ve Türkler
1913 öncesinde Kosova’nın tamamı Prizren Türkçesi ile konuşurdu. Şu anda ise 2 milyon nüfusun 450 bini Türkçe konuşmakta olup, bunların 50 bini açıkça ben Türküm diyebilmektedir. Türk Birliğinin Kosova’ya gelişinde gösterilen tezahürat ve sevgi seli, hiçbir ülkenin askerine gösterilmemiştir. Balkanlarda Türk varlığına tahammül edemeyen ülke ve güçler, Kosovalı Türkler ile Kosovalı Arnavutlar arasına nifak tohumu ekmeye çalışacaklardır. Bu oyuna gelinmesin, bununla birlikte Türkiye Kosova’ya en üst seviyede ilgi göstermelidir. Sanayici ve iş adamları Kosova’ya yatırım için yarışmalıdır. Sırpların ve bazı ülkelerin oyunu kişilerin tahrik ve kışkırtmalarına bakarak yanlış değerlendirme yapılmamalıdır. Türk ve Arnavut kardeştir. Osmanlının 617 yıllık devresinde 216 Sadrazamın 67’si Arnavut ve çoğu Kosova asıllı idi. Kosova Anadolu’nun ileri karakoludur.
Şimdi size bir okuyucumdan aldığım faksı aktarmak istiyorum:
“Sayın Mustafa Necati Özfatura, Türkiye’yi de yakından ilgilendiren Kosova konusundaki hassasiyetinizi bildiğimiz için ülkemiz hakkındaki son bilgileri dikkatinize sunmayı uygun bulduk. Gereğini yapacağınıza olan inancımı belirtir, saygılarımı sunarım.
Kosova, Miloşeviç’in 10 yıllık baskıcı rejiminden sonra yeni bir yapılanma dönemine girmiştir. Bu dönem bilhassa Türkler için hayati önemi haizdir. Bundan sonra pek çok şey Kosova’daki Türklerin örgütlü bir şekilde hareket edebilmerine bağlı olacaktır. Yüzyıldır Kosova’dan Türkiye’ye süren göç Türklerin sayısını o kadar azaltmıştır ki, bazı şehir ve köylerdeki toplumu Türk ekseriyetle örgütlemek adeta imkansızlaşmıştır. Bunun için Kosova’daki Türklerin bütün dikkati Türkiye’ye yönelmiştir. Çünkü Kosova’daki Türklerin varlığı büyük ölçüde Türkiye’nin tavrına bağlıdır. Şu anda her gün, her saat, her dakika, Kosova Türkleri için büyük önem taşımaktadır.
Türkiye’nin yavaş hareket etmesi durumunda Kosova’da sürmekte olan otorite boşluğundan kurtulmak için Türkler, yine göçü tercih etmeyi yeğleyeceklerdir. Bunun için şu anda hem Kosova’da yaşayan hem de değişik ülkelerde mülteci durumunda bulunan Türklerin evlerine dönebilmeleri için Türk askerlerinin bir an önce Kosova’ya gitmesi hayati önem taşımaktadır. Türk askerlerinin, Türklerin yaşadığı sadece bir şehirde (Prizren) görev yapması yeterli değildir. Prizren ve ona bağlı Mamuşa köyü Kosova’nın güneybatısında bulunmaktadır. Şu anda bu bölgeyi kapsayan şehir ve köyleri Sırp askeri ve polisiyle birlikte sivil Sırplar da terk etmişlerdir. Bu yerlerde çatışma ihtimali azdır. Ancak Kosova’nın güneydoğusunda bulunan şehir ve köylerde etnik çatışma çıkması çok muhtemeldir. Nitekim kurtarılması mümkün olanı kurtarmak için öteden beri Sırp ilim çevrelerinin de desteklediği Kosova’nın bölünmesi görüşü Sırplar için hâlâ gündemdedir. Rusya’nın, Kosova’da sorumluluğu altında olacak bir bölge istemesi bu planın bir parçasıdır. Sırp ırkçı partisi lideri (yakın zamana kadar Miloşeviç’in koalisyon ortağı idi) Voyislav Şeşelin, Kosova’daki Sırplara “Güneybatıdan Kuzeydoğuya doğru çekilmeleri ve bu toprakları savunmaları gerektiği” yönünde çağrıda bulunması Kosova’nın bölünmesinin hâlâ gündemde olduğunun ispatıdır.
Halihazırda, Kosova’da devlet otoritesinin yokluğundan, terör eylemlerinin çıkması muhtemeldir. Sırpların, Arnavut halkı tahrik edeceği kesindir. Sırplar, daha önce bütün Kosova için planladıkları işgal eylemini Kuzeydoğu şehirlerinde uygulamaya koymanın yollarını arayacaklardır. Bu planın gerçekleşmesi durumunda Kosova’nın, dolayısıyla Makedonya’nın, Batı Trakya’nın, Bulgaristan’ın ve Türkiye’nin, Müslüman Boşnakların yaşadığı Sancak bölgesi ve Bosna ile irtibatı kesilecektir. Diğer yandan Kosova’daki Türkler yeni sınırlarla bölünecektir. Böylece en büyük zararı Türkler görecektir. Bunun için Türkiye, bu senaryoyu bozmak üzere diplomatik tedbirler geliştirmelidir. Bu yolda atılacak ilk adım Türk askerlerinin görev yapacağı bölgelerin sayısının arttırılmasıdır.
Türklerin %40’ı Kosova’nın kuzeydoğu bölgesindeki Priştine, Yanova, Vilçıtrın, Mitroviça, Gilan, Doburcan gibi şehir ve köylerde yaşamaktadır. Bu bölgedeki Türklerin güvencesi için Türk askerinin sembolik sayıda da olsa bulunması zaruridir. Bilhassa Kosova’nın başkenti ve siyasi merkezi Priştine’de Türklerin serbestçe, hiçbir baskıya maruz kalmadan, Kosova’nın yeniden yapılanmasına katılabilmeleri için güvenli bir ortam sağlanmalıdır. Diğer yandan Priştine’nin yakınındaki Sultan Murad Hüdavendigar’ın türbesinin bulunması bu şehrin Türkler için manevi değerini bir kat daha arttırmaktadır. Kısaca şu anda yapılması gereken ilk iş Kosova’da demokratik hukuk düzenini sağlamaktır. Bu düzenin kurulmasına Türkiye’nin ve Kosova’daki Türklerin aktif olarak katılması gerekmektedir.
Temas Grubu tarafından hazırlanan anlaşma metninin büyük bölümü Türkler için kabul edilebilir niteliktedir. Ancak maalesef, bu anlaşma Türklere Kosova’nın geleceği açısından yasama ve yönetim organlarında mutlak temsil hakkı sağlamamıştır. Türkiye, bu haksızlığın ortadan kaldırılması için gerekeni yapmalıdır. Türkiye’nin Belgrad Büyükelçiliği, zamanında belli siyasi güçleri gözardı etmeseydi, bunlarla işbirliği içerisinde olsaydı bu konuda anlaşmanın hazırlandığı dönemde Türkler için daha iyi neticeler alınabilirdi.
Kosova’daki durumu takip etmek için Türkiye bir an önce, gelecekte konsolosluğa dönüşecek, ABD’nin Priştine’deki enformasyon merkezi örneği, bir temsilcilik açması şarttır.
Kızılay’ın Kosova’da şube açması da aynı derecede önemlidir. Hiçbir Türk’ün gıda yokluğundan Kosova’dan göç etmesine izin verilmemelidir. Şu anda Vilçıtrın ve Mitroviça şehirlerinde gıda sıkıntısı had safhadadır. Türklerin yakılan, yağma edilen evleri tesbit edilerek onarım için yardım eli uzatılmalıdır. Gelecek eğitim yılının normal şekilde başlayabilmesi için Milli Eğitim Bakanlığı bir heyet oluşturmalı ve Kosova’daki Türk okullarını ziyaret edip Türkçe eğitimin kesintiye uğramaması için durumu yerinde tespit ederek tedbir almalıdır. Şunu da belirtmek gerekir ki, Temas Grubu, hazırladığı anlaşma metni ile kültür ve eğitim alanında geniş imkanlar tanımaktadır. Milli Kültür derslerinde, milli topluluklar ders müfredatı ve kitaplarını kendileri hazırlayabileceklerdir. M.E.B. bu konuda öğretmenlere yardımcı olmalı. Çünkü Kosova’daki Türkler arasında yeterli uzman kadro yoktur. Kosova’daki Türklerin varlıklarını güçlendirerek devam ettirebilmeleri için ekonomik yönden de desteklenmeleri gerekir. Bunun için Türk işadamlarının bölgeye yatırım yapması, Kosova’daki Türk ticaret erbabına Türkiye ile ticaret yapma imkanları sağlanmalıdır. Balkan ülkelerinde yaşayan Türklerin en önemli problemi birlik bütünlük içinde olabilmektir. Türk Devleti, Kosova’daki Türkelerin birlik içerisinde olabilmeleri için gücünü kullanmalıdır. Kosova Türkleri milli topluluklar arasında sayıca az olmalarına rağmen dört siyasi gruba bölünmüşlerdir. Türk Dışişleri artık bu durumu “Dışarıdan” seyretmemelidir. Bölge ülkelerine tayin edilen diplomatlar, Türklerle diyalog kurabilecek cesaret ve basirete sahip kişilerden seçilmelidir.
Balkan ülkelerinde yaşayan Türklerin bir güç oluşturabilmeleri için aralarında işbirliği sahaları geliştirilmelidir. Kosova Üsküp’e, Ustrumca’ya, Valondov’a, Gümülcine İskeçe’ye, Gümülcine Kırcaali’ye, Varna Köstence’ye İstanbul’dan daha yakın olduğu bilinci geliştirilmeli, kültürel, eğitim ve iktisadi konularda işbirliğine gidilmelidir. Balkan ülkelerinin ilmi potansiyeli toplanıp, Türk milleti için stratejik olan merkezleri tespit etmeli, dağınık olarak yaşayan Türkler bu merkezler etrafında etnik Türk bölgeleri oluşturmalıdır. Bunu yapabilmek için, bu stratejik merkezlerde kültür, eğitim ve iktisadi merkezler kurulmalıdır. Mesela Üsküp’te kurulacak olan Yahya Kemal Beyatlı Üniversitesi, hem bölge ülkelerinde yaşayan Türklere yüksek öğrenim yapma fırsatı verecek, hem de göçün önlenmesine vesile olacaktır. Bilindiği gibi 1990 yılından itibaren Türk Cumhuriyetleri ve topluluklarından Türkiye’de yükseköğrenim imkanı bulan gençlerin büyük çoğunluğu doğup büyüdükleri topraklara dönmek yerine Türkiye’de kalmayı tercih etmektedirler.
Başta Türkiye olmak üzere bütün Türk dünyasının dikkatini Kosova’ya yöneltmesini istiyoruz. Zira 610 yıldır yaşadığımız bu topraklar bizim vatanımızdır. Türk Dünyası için de vazgeçilmez bir bölgedir. Türkiye, sınırları dışındaki Türkleri savunmak durumunda olduğu gibi, Türkiye dışındaki Türkler de her zeminde Türkiye’nin menfaatlerini savunmayı milli bir vazife bilmektedirler. 16.07.1999
Orhan Sait
Kosova Türk Demokratik Birliği Genel Başkan Yardımcısı
İrtibat Adresi: Turan Kültür Vakfı Uncular cad. Ekşioğlu işhanı No:30/1 Üsküdar-İstanbul
Tel: 0216 333 22 98-310 89 05
© 2022
Tüm hakları Saklıdır.
Şartlar ve Koşullar |
Gizlilik ve Çerez Politikası